22 Temmuz 2011

Cocukla Seyahat

Cocukla seyahate cikmak, ozellikle de tek basinayken kolay olmuyormus. Oncelikle detayli bir hazirlik safhasi var. Valizler disinda yolculuk icin de buyuk bir canta hazirlamak gerekiyor. Neredeyse bir gunu yolda gecirecegimiz icin her ihtimali dusunmeye calistim. Ilaclar, emzikler, biberonlar, mamalar (hem formul hem de birkac tane kavanoz), yedek kiyafetler, bez ve islak mendil, battaniye, kanguru, pasaport ve diger resmi belgeler ve kendime aldigim bir iki parca esya derken, bagaja iki buyuk valizimizi verdikten sonra bir kucuk tekerlekli valiz ve bir kucuk cantayla ucaga bindik. 

Ankara-Almanya ucusu fena gecmedi. Uclu koltukta sadece biz vardik yayilabildigimiz kadar yayildik. Neva bayagi bir sure uyudu. Munih'e indigimizde diger ucusa 3 saat vardi. Ben, buyuk bir hata yaparak puset almamis, Neva'yi kanguruda tasimayi planlamistim. Neva kucagimda, bir elimle valizimizi surukleyerek havaalaninin bir ucundan obur ucuna yurudum. Ucacagimiz firmanin yeri oradaydi. Ama tabii ucusa cok zaman oldugu icin daha kimse yoktu ortalikta. Geri dondum ve kucagimda Neva'yla tuvalete girdim. Bu arada terlemeye de baslamistim. Bir yere oturalim bari de zaman gecsin dedim. Onceki geceden beri neredeyse hic uyumadigim icin de kahve icerim diye dusundum. Munih havaalanindaki paniniciye oturdum. Bebek sandalyesi sordum yokmus. Ustelik de self servis... Neyse guc bela kahvemi, suyumu falan aldim. Baktim Neva acikmis. Kucagimdan birakamadan mamalari cikardim ve gene kucagimda beslemeye basladim. Yogurt yedirmeye calistim ve masa, Neva'nin ustu basi, her yer yogurt oldu. Kahvem buz gibi oldu bu arada. Yanda bir kadin pusetine koydugu bebegiyle oynuyordu gayet temiz ve huzurlu bir sekilde. Bizse darmadagin bir haldeydik. "Keske puseti alsaydim..." diye dusunmedim dersem yalan olur. Islak mendil marifetiyle biraz kendimizi ve ortaligi toparladim. Bu arada 1 saat gecmisti. Tuvalete gidip temizlenelim dedim.

Bebekliler icin ayrilan buyuk tuvalete gittim. Neva'yi alt degistirme unitesine koyup bagladim fakat nasil agliyor. Altini ve kiyafetini degistirdim. Elimi yuzumu yikadim Neva aglamaya devam ederken ve gene obur uca yuruduk. Bu sefer guvenlik kontrolu baslamisti neyse ki. Ankara'da bileti almistim ama ucakta bassinet verileceginden emin olmak icin tekrar siraya girdim. Kimse de "Sen cocuklusun, one gec." falan demedi. Uzun bir bekleyisten sonra gorevliye talebimi ilettim ve bassineti ayirttim. 

Ucaga bindik ve vampire benzeyen bir hosta bassineti hatirlattim. Ucak kalkinca verecegini soyledi. Bebek kemeri sordum. Bebegimi benim tutmam gerektigini soyledi. Ilk kez boyle birsey duydugumu soyledim ama o ifadesiz bembeyaz yuzuyle bakti ve ayni cumleyi tekrar etti. Havalandiktan sonra tekrar hatirlattim bassineti, hatirlattigim icin tesekkur etti ve uzun sure ortalikta gorunmedi. Baska bir gorevliye sordum. Sozde gidip bakti ve o da ne! Ucakta bassinet yokmus! Basimdan asagi kaynar sular dokuldu. Saatlerdir uyumamistim ve 9,5 saatlik yolculukta uyumayacagim gibi kucagimda bebekle yolculuk etmem gerekecekti. Vejetaryen yemek talebim de alinmamisti ustelik. 

Saatler nasil gecti bilmiyorum. Sagolsun yan tarafta bir Romen kadincagiz vardi. O cok yardimci oldu. Diger yanimda Brezilyali bir cocuk vardi. O da cok iyi niyetliydi. Onlar sayesinde tuvalete gidebildim ve biraz dinlenebildim.

Kissadan hisse: Bundan sonra bir daha bir Amerikan sirketiyle -ozellikle de Delta'yla- mecbur olmadikca asla seyahat etmeyecegim.

Ucus bittiginde yok guvenlik kontrolu yok valizleri al derken bir saat daha gecti ve evden cikali 19 saat falan olmusken Washington DC'ye ayak bastik. Washington DC cayir cayir yaniyordu disari ciktigimizda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder